Edize.Com Kuran
İletişim Sitemap
SÛRELER

Beled sûresinin meali, Arapça ve Türkçe okunuşu

Mekke'de Kaf sûresinden sonra inmiştir. 20 (yirmi) âyettir. Adını, ilk âyette geçen, Mekke'yi anlatan ve şehir anlamına gelen beled kelimesinden almaktadır. Bu sûrede insanın yaratılışından, onun bazı davranışlarından, insana verilen üstün vasıflardan, o vasıfları iyiye kullanmayanın kötü âkıbetinden, iyiye kullananların da mutlu geleceklerinden söz edilir.
لَا أُقْسِمُ بِهَذَا الْبَلَدِ ﴿١﴾
1.Lâ uksimu bi hâzâl beled(beledi).
Hayır, bu beldeye kasem ederim ki.
وَأَنتَ حِلٌّ بِهَذَا الْبَلَدِ ﴿٢﴾
2.Ve ente hıllun bi hâzâl beled(beledi).
Ve sen, bu beldede ikâmet ediyorsun.
وَوَالِدٍ وَمَا وَلَدَ ﴿٣﴾
3.Ve vâlidin ve mâ veled(velede).
Ve babaya ve doğan çocuğa andolsun.
لَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ فِي كَبَدٍ ﴿٤﴾
4.Lekad halaknâl insâne fî kebedin.
Andolsun ki Biz insanı, meşakkat içinde yarattık.
أَيَحْسَبُ أَن لَّن يَقْدِرَ عَلَيْهِ أَحَدٌ ﴿٥﴾
5.E yahsebu en len yakdira aleyhi ehadun.
(İnsan) ona hiç kimsenin asla güç yetiremeyeceğini mi sanıyor?
يَقُولُ أَهْلَكْتُ مَالًا لُّبَدًا ﴿٦﴾
6.Yekûlu ehlektu mâlen lubedâ(lubeden).
O: “Pekçok mal tükettim.” der.
أَيَحْسَبُ أَن لَّمْ يَرَهُ أَحَدٌ ﴿٧﴾
7.E yahsebu en lem yerahû ehadun.
Onu hiç kimsenin görmediğini mi sanıyor?
أَلَمْ نَجْعَل لَّهُ عَيْنَيْنِ ﴿٨﴾
8.E lem nec’al lehu ayneyn(ayneyni).
Ona iki göz vermedik mi?
وَلِسَانًا وَشَفَتَيْنِ ﴿٩﴾
9.Ve lisânen ve şefeteyn(şefeteyni).
Ve bir dil ve iki dudak.
وَهَدَيْنَاهُ النَّجْدَيْنِ ﴿١٠﴾
10.Ve hedeynâhun necdeyn(necdeyni).
Ve onu iki yola (gayy yolu ve hidayet yolu) ulaştırırız.
فَلَا اقْتَحَمَ الْعَقَبَةَ ﴿١١﴾
11.Fe lâktehamel akabete.
Fakat o akabeyi (sarp yokuşu) aşmadı.
وَمَا أَدْرَاكَ مَا الْعَقَبَةُ ﴿١٢﴾
12.Ve mâ edrâke mâl akabetu.
Ve akabenin ne olduğunu sana bildiren nedir?
فَكُّ رَقَبَةٍ ﴿١٣﴾
13.Fekku rakabetin.
(Akabeyi aşmak) kölenin azadıdır.
أَوْ إِطْعَامٌ فِي يَوْمٍ ذِي مَسْغَبَةٍ ﴿١٤﴾
14.Ev ıt’âmun fî yevmin zî mesgabetin.
Veya yorgun ve aç olduğu günde doyurmaktır.
يَتِيمًا ذَا مَقْرَبَةٍ ﴿١٥﴾
15.Yetîmen zâ mekrabetin.
Yakınlık sahibi (akraba) olan yetimi.
أَوْ مِسْكِينًا ذَا مَتْرَبَةٍ ﴿١٦﴾
16.Ev miskînen zâ metrabetin.
Veya çok fakir bir miskini (doyurmaktır).
ثُمَّ كَانَ مِنَ الَّذِينَ آمَنُوا وَتَوَاصَوْا بِالصَّبْرِ وَتَوَاصَوْا بِالْمَرْحَمَةِ ﴿١٧﴾
17.Summe kâne minellezîne âmenû ve tevâsav bis sabri ve tevâsav bil merhameti.
Sonra âmenû olanlardan (Allah’a ulaşmayı dileyenlerden) ve sabrı tavsiye edenlerden ve merhameti tavsiye edenlerden olmaktır (akabeyi aşmak).
أُوْلَئِكَ أَصْحَابُ الْمَيْمَنَةِ ﴿١٨﴾
18.Ulâike ashâbul meymeneti.
İşte onlar ashabı meymenedir (meymene sahibidir) (amel defteri (hayat filmi) sağından verilenlerdir).
وَالَّذِينَ كَفَرُوا بِآيَاتِنَا هُمْ أَصْحَابُ الْمَشْأَمَةِ ﴿١٩﴾
19.Vellezîne keferû bi âyâtinâ hum ashâbul meş’emeti.
Ve âyetlerimizi inkâr edenler, onlar ashabı meşemedir (amel defteri (hayat filmi) solundan verilenlerdir).
عَلَيْهِمْ نَارٌ مُّؤْصَدَةٌ ﴿٢٠﴾
20.Aleyhim nârun mu’sadetun.
Onların üzerinde etrafı kapatılmış ateş vardır.
< 89. Fecr Sûresi - 91. Şems Sûresi >