وَإِلَى الْجِبَالِ كَيْفَ نُصِبَتْ ﴿١٩﴾
19.Ve ilâl cibâli keyfe nusıbet.
Ve dağlara, nasıl dik olarak yerleştirilmiş?
وَإِلَى الْأَرْضِ كَيْفَ سُطِحَتْ ﴿٢٠﴾
20.Ve ilâl ardı keyfe sutıhat.
Ve yeryüzüne, nasıl düzleştirilmiş (bakmıyorlar mı)?
فَذَكِّرْ إِنَّمَا أَنتَ مُذَكِّرٌ ﴿٢١﴾
21.Fe zekkir innemâ ente muzekkirun.
Artık zikret (hatırlat), sen sadece müzekkirsin (hatırlatıcısın).