الَّذِي يَصْلَى النَّارَ الْكُبْرَى ﴿١٢﴾
12.Ellezî yaslân nâral kubrâ.
Ki o (şâkî), büyük ateşe atılacak.
ثُمَّ لَا يَمُوتُ فِيهَا وَلَا يَحْيَى ﴿١٣﴾
13.Summe lâ yemûtu fîhâ ve lâ yahyâ.
Sonra onun içinde (ateşte) ölmez ve de hayat bulmaz.
قَدْ أَفْلَحَ مَن تَزَكَّى ﴿١٤﴾
14.Kad efleha men tezekkâ.
Nefsini tezkiye eden kimse felâha (kurtuluşa) ermiştir.