وَيَتَجَنَّبُهَا الْأَشْقَى ﴿١١﴾
11.Ve yetecennebuhâl eşkâ.
Ve şâkî olan, ondan (zikirden) içtinap edecek (kaçınıp zikretmeyecek).
الَّذِي يَصْلَى النَّارَ الْكُبْرَى ﴿١٢﴾
12.Ellezî yaslân nâral kubrâ.
Ki o (şâkî), büyük ateşe atılacak.
ثُمَّ لَا يَمُوتُ فِيهَا وَلَا يَحْيَى ﴿١٣﴾
13.Summe lâ yemûtu fîhâ ve lâ yahyâ.
Sonra onun içinde (ateşte) ölmez ve de hayat bulmaz.