النَّارِ ذَاتِ الْوَقُودِ ﴿٥﴾
5.Ennâri zâtil vekûd(vekûdi).
(İçi) yakıt dolu ateşin (sahipleri).
إِذْ هُمْ عَلَيْهَا قُعُودٌ ﴿٦﴾
6.İzhum aleyhâ kuûd(kuûdun).
Ki onlar, onun (ateşin) etrafında oturmuşlardı.
وَهُمْ عَلَى مَا يَفْعَلُونَ بِالْمُؤْمِنِينَ شُهُودٌ ﴿٧﴾
7.Ve hum alâ mâ yef’alûne bil mu’minîne şuhûd(şuhûdun).
Ve onlar, mü’minlere yaptıkları şeyleri seyrediyorlardı.