فِرْعَوْنَ وَثَمُودَ ﴿١٨﴾
18.Fir’avne ve semûd(semûde).
Firavun ve Semud (kavminin ordularının).
بَلِ الَّذِينَ كَفَرُوا فِي تَكْذِيبٍ ﴿١٩﴾
19.Belillezîne keferû fî tekzîb(tekzîbin).
Hayır, inkâr edenler, tekzip etmektedirler (yalanlama içindedirler).
وَاللَّهُ مِن وَرَائِهِم مُّحِيطٌ ﴿٢٠﴾
20.Vallâhu min verâihim muhît(muhîtun).
Ve Allah, onları arkalarından ihata edendir (kuşatmıştır).