عَيْنًا يَشْرَبُ بِهَا الْمُقَرَّبُونَ ﴿٢٨﴾
28.Aynen yeşrabu bihâl mukarrabûn(mukarrabûne).
O bir pınardır ki ondan, mukarrebin (Rabbine yakın) olanlar içer.
إِنَّ الَّذِينَ أَجْرَمُوا كَانُواْ مِنَ الَّذِينَ آمَنُوا يَضْحَكُونَ ﴿٢٩﴾
29.İnnellezîne ecramû kânû minellezîne âmenû yadhakûn(yadhakûne).
Muhakkak ki suçlu olanlar (günahkârlar), âmenû olanlara gülüyorlardı.
وَإِذَا مَرُّواْ بِهِمْ يَتَغَامَزُونَ ﴿٣٠﴾
30.Ve izâ merrû bihim yetegâmezûn(yetegâmezûne).
Ve onların (âmenû olanların) yanlarına geldikleri zaman, birbirlerine kaş göz işareti yaparlar.