يَشْهَدُهُ الْمُقَرَّبُونَ ﴿٢١﴾
21.Yeşheduhul mukarrabûn(mukarrabûne).
Ona, mukarrebin (yakın olan melekler) şahit olurlar.
إِنَّ الْأَبْرَارَ لَفِي نَعِيمٍ ﴿٢٢﴾
22.İnnel ebrâre le fî naîm(naîmi).
Muhakkak ki ebrar olanlar, elbette ni’metler içindedir.
عَلَى الْأَرَائِكِ يَنظُرُونَ ﴿٢٣﴾
23.Alâl erâiki yanzurûn(yanzurûne).
Tahtlar üzerinde (oturup) seyrederler.