وَإِنَّ الْفُجَّارَ لَفِي جَحِيمٍ ﴿١٤﴾
14.Ve innel fuccâre le fî cahîm(cahîmin).
Ve muhakkak ki füccar, mutlaka alevli ateş içindedir.
يَصْلَوْنَهَا يَوْمَ الدِّينِ ﴿١٥﴾
15.Yaslevnehâ yevmed dîn(dîni).
Dîn günü ona (alevli ateşe) yaslanırlar (atılırlar).
وَمَا هُمْ عَنْهَا بِغَائِبِينَ ﴿١٦﴾
16.Ve mâ hum anhâ bi gâibîn(gâibîne).
Ve onlar, ondan (alevli ateşten) gaib olacak (kaybolacak, yanıp bitecek) değillerdir.