مُطَاعٍ ثَمَّ أَمِينٍ ﴿٢١﴾
21.Mutâın semme emîn(emînin).
O, kendisine itaat edilen, orada emin olandır.
وَمَا صَاحِبُكُم بِمَجْنُونٍ ﴿٢٢﴾
22.Ve mâ sâhıbukum bi mecnûn(mecnûnin).
Ve sizin arkadaşınız mecnun (deli) değildir.
وَلَقَدْ رَآهُ بِالْأُفُقِ الْمُبِينِ ﴿٢٣﴾
23.Ve lekad raâhu bil ufukıl mubîn(mubîni).
Ve andolsun (resûl), O’nu (Cebrail A.S’ı) ufukta apaçık gördü.