ذِي قُوَّةٍ عِندَ ذِي الْعَرْشِ مَكِينٍ ﴿٢٠﴾
20.Zî kuvvetin inde zîl arşi mekîn(mekînin).
Yüce arşın sahibinin yanında büyük şeref (makam ve itibar) sahibidir.
مُطَاعٍ ثَمَّ أَمِينٍ ﴿٢١﴾
21.Mutâın semme emîn(emînin).
O, kendisine itaat edilen, orada emin olandır.
وَمَا صَاحِبُكُم بِمَجْنُونٍ ﴿٢٢﴾
22.Ve mâ sâhıbukum bi mecnûn(mecnûnin).
Ve sizin arkadaşınız mecnun (deli) değildir.