فَإِمَّا تَثْقَفَنَّهُمْ فِي الْحَرْبِ فَشَرِّدْ بِهِم مَّنْ خَلْفَهُمْ لَعَلَّهُمْ يَذَّكَّرُونَ ﴿٥٧﴾
57.Fe immâ teskafennehum fîl harbi fe şerrid bihim men halfehum leallehum yezzekkerûn(yezzekkerûne).
Fakat onları, harpte yakaladığın zaman onları öyle yıldır (korkut ki); onların arkasındakiler, böylece tezekkür etsinler.
وَإِمَّا تَخَافَنَّ مِن قَوْمٍ خِيَانَةً فَانبِذْ إِلَيْهِمْ عَلَى سَوَاء إِنَّ اللّهَ لاَ يُحِبُّ الخَائِنِينَ ﴿٥٨﴾
58.Ve immâ tehâfenne min kavmin hiyâneten fenbiz ileyhim alâ sevâin, innallâhe lâ yuhıbbul hâinîn(hâinîne).
Ve fakat bir kavmin, (ahde) ihanetinden kesinlikle korkarsan artık eşitlik üzerine ahdlerini iptal et (onlara at). Muhakkak ki Allah, hainleri (ihanet edenleri) sevmez.
وَلاَ يَحْسَبَنَّ الَّذِينَ كَفَرُواْ سَبَقُواْ إِنَّهُمْ لاَ يُعْجِزُونَ ﴿٥٩﴾
59.Ve lâ yahsebennellezîne keferû sebekû, innehum lâ yu'cizûn(yu'cizûne).
İnkâr edenler, sakın kurtulduklarını sanmasınlar. Muhakkak ki onlar, (Allah’ı) aciz bırakamazlar.