الَّذِينَ يُقِيمُونَ الصَّلاَةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنفِقُونَ ﴿٣﴾
3.Ellezîne yukîmûnes salâte ve mimmâ razaknâhum yunfikûn(yunfikûne).
Onlar namazlarını ikame ederler (kılarlar) ve rızık olarak verdiğimiz şeylerden infâk ederler.
أُوْلَئِكَ هُمُ الْمُؤْمِنُونَ حَقًّا لَّهُمْ دَرَجَاتٌ عِندَ رَبِّهِمْ وَمَغْفِرَةٌ وَرِزْقٌ كَرِيمٌ ﴿٤﴾
4.Ulâike humul mu’minûne hakkâ(hakkan), lehum deracâtun inde rabbihim ve magfiratun ve rızkun kerîm(kerîmun).
İşte onlar gerçek mü’minlerdir. Onların Rab’lerinin yanında dereceleri vardır. Ve onlar için mağfiret (günahların sevaba çevrilmesi) vardır ve kerim bir rızık vardır.
كَمَا أَخْرَجَكَ رَبُّكَ مِن بَيْتِكَ بِالْحَقِّ وَإِنَّ فَرِيقاً مِّنَ الْمُؤْمِنِينَ لَكَارِهُونَ ﴿٥﴾
5.Kemâ ahraceke rabbuke min beytike bil hakkı ve inne ferîkan minel mu’minîne le kârihûn(kârihûne).
(Bu durum) Rabbinin seni, hak ile evinden çıkardığı zaman mü’minlerden bir kısmının kesinlikle kerih görmeleri gibi.