وَاذْكُرُواْ إِذْ أَنتُمْ قَلِيلٌ مُّسْتَضْعَفُونَ فِي الأَرْضِ تَخَافُونَ أَن يَتَخَطَّفَكُمُ النَّاسُ فَآوَاكُمْ وَأَيَّدَكُم بِنَصْرِهِ وَرَزَقَكُم مِّنَ الطَّيِّبَاتِ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ ﴿٢٦﴾
26.Vezkurû iz entum kalîlun mustad'afûne fîl ardı tehâfûne en yetehattafekumun nâsu fe âvâkum ve eyyedekum bi nasrihî ve razakakum minet tayyibâtî leallekum teşkurûn(teşkurûne).
Ve siz; yeryüzünde az (sayıda) olduğunuzu, aciz, güçsüz olduğunuzu hatırlayın. İnsanların sizi yakalamasından korkuyordunuz. O zaman sizi barındırdı (yer sahibi yaptı) ve sizi yardımı ile destekledi ve sizi tayyib rızıkla (helâl, temiz rızıklardan) rızıklandırdı. Umulur ki böylece siz şükredersiniz.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تَخُونُواْ اللّهَ وَالرَّسُولَ وَتَخُونُواْ أَمَانَاتِكُمْ وَأَنتُمْ تَعْلَمُونَ ﴿٢٧﴾
27.Yâ eyyuhâllezîne âmenû lâ tehûnûllâhe ver resûle ve tehûnû emânâtikum ve entum ta'lemûn(ta'lemûne).
Ey âmenû olanlar (Allah’a ulaşmayı dileyenler), Allah’a ve Resûl’üne ihanet etmeyin! Ve siz, kendi emanetlerinize de bile bile ihanet etmiş olursunuz.
وَاعْلَمُواْ أَنَّمَا أَمْوَالُكُمْ وَأَوْلاَدُكُمْ فِتْنَةٌ وَأَنَّ اللّهَ عِندَهُ أَجْرٌ عَظِيمٌ ﴿٢٨﴾
28.Va'lemû ennemâ emvâlukum ve evlâdukum fitnetun ve ennallâhe indehû ecrun azîm(azîmun).
Ve biliniz ki; çocuklarınız ve mallarınız, sizin için sadece bir fitnedir (imtihandır). Ve Allah ki; O’nun katında, (muhakkak) azîm bir ecir (bedel, ücret) vardır.