قَالُوا تِلْكَ إِذًا كَرَّةٌ خَاسِرَةٌ ﴿١٢﴾
12.Kâlû tilke izen kerratun hâsiratun.
Dediler ki: “O zaman bu (dönüş, diriliş), hüsranlı bir dönüştür.”
فَإِنَّمَا هِيَ زَجْرَةٌ وَاحِدَةٌ ﴿١٣﴾
13.Fe innemâ hiye zecratun vâhıdetun.
Halbuki o (diriliş) sadece tek bir sayhadır.
فَإِذَا هُم بِالسَّاهِرَةِ ﴿١٤﴾
14.Fe izâ hum bis sâhirati.
İşte o zaman onlar yerin (toprağın) üstündedirler.