وَجَعَلْنَا سِرَاجًا وَهَّاجًا ﴿١٣﴾
13.Ve cealnâ sirâcen vehhâcâ(vehhâcen).
Ve (orada) pırıl pırıl ışık saçan bir kandil yaptık.
وَأَنزَلْنَا مِنَ الْمُعْصِرَاتِ مَاء ثَجَّاجًا ﴿١٤﴾
14.Ve enzelnâ minel mu’sırâti mâen seccâcâ(seccâcen).
Ve yağmur bulutlarından şarıl şarıl akan su indirdik.
لِنُخْرِجَ بِهِ حَبًّا وَنَبَاتًا ﴿١٥﴾
15.Li nuhrice bihî habben ve nebâtâ(nebâten).
Onunla taneler ve nebatlar çıkaralım diye.