إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي ظِلَالٍ وَعُيُونٍ ﴿٤١﴾
41.İnnel muttakîne fî zılâlin ve uyûn(uyûnin).
Muhakkak ki takva sahipleri gölgelerde ve pınarbaşlarındadır.
وَفَوَاكِهَ مِمَّا يَشْتَهُونَ ﴿٤٢﴾
42.Ve fevâkihe mimmâ yeştehûn(yeştehûne).
Ve canlarının çektiği (iştah duydukları) meyveler vardır.
كُلُوا وَاشْرَبُوا هَنِيئًا بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ ﴿٤٣﴾
43.Kulû veşrabû henîen bimâ kuntum ta’melûn(ta’melûne).
Yaptıklarınız sebebiyle afiyetle yeyin ve için.