إِنَّهَا تَرْمِي بِشَرَرٍ كَالْقَصْرِ ﴿٣٢﴾
32.İnnehâ termî bi şerarin kel kasr(kasri).
Muhakkak ki o, saray gibi (büyük) kıvılcımlar atar.
كَأَنَّهُ جِمَالَتٌ صُفْرٌ ﴿٣٣﴾
33.Ke ennehu cimâletun sufrun.
Sanki o (kıvılcımlar), sarı erkek develer gibidir.
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ ﴿٣٤﴾
34.Veylun yevme izin lil mukezzibîn(mukezzibîne).
İzin günü yalanlayanların vay haline.