بَلْ يُرِيدُ كُلُّ امْرِئٍ مِّنْهُمْ أَن يُؤْتَى صُحُفًا مُّنَشَّرَةً ﴿٥٢﴾
52.Bel yurîdu kullumriin minhum en yu’tâ suhufen muneşşeraten.
Hayır, onların hepsi, kendileri için yazılmış sahifeler gelmesini ister.
كَلَّا بَل لَا يَخَافُونَ الْآخِرَةَ ﴿٥٣﴾
53.Kellâ, bel lâ yuhâfûnel âhıraten.
Hayır, bilâkis, onlar ahiretten korkmuyorlar.
كَلَّا إِنَّهُ تَذْكِرَةٌ ﴿٥٤﴾
54.Kellâ innehu tezkiratun.
Hayır, muhakkak ki O, bir Zikir’dir (Öğüt’tür).