سَأُصْلِيهِ سَقَرَ ﴿٢٦﴾
26.Se uslîhi sekar(sekare).
Yakında Ben, onu alevli ateşe yaslayacağım (atacağım).
وَمَا أَدْرَاكَ مَا سَقَرُ ﴿٢٧﴾
27.Ve mâ edrâke mâ sekar(sekaru).
Ve sekarın (alevli ateşin), ne olduğunu sana bildiren nedir?
لَا تُبْقِي وَلَا تَذَرُ ﴿٢٨﴾
28.Lâ tubkî ve lâ tezer(tezeru).
(Yakıp tüketir etinden) bakiye bırakmaz ve (ölüme de) terketmez (azapları devam eder).