كَلَّا إِنَّهُ كَانَ لِآيَاتِنَا عَنِيدًا ﴿١٦﴾
16.Kellâ, innehu kâne li âyâtinâ anîdâ(anîden).
Hayır, asla. Muhakkak ki o Bizim âyetlerimize karşı (inkâr etmekte) inatçı oldu.
سَأُرْهِقُهُ صَعُودًا ﴿١٧﴾
17.Se urhikuhu saûdâ(saûden).
Yakında onu sarp bir yokuşa (ateşten bir dağa) süreceğim.
إِنَّهُ فَكَّرَ وَقَدَّرَ ﴿١٨﴾
18.İnnehu fekkera ve kadder( kaddera).
Muhakkak ki o, (Kur’ân hakkında) tefekkür etti (düşündü) ve karar verdi.