ثُمَّ إِنِّي أَعْلَنتُ لَهُمْ وَأَسْرَرْتُ لَهُمْ إِسْرَارًا ﴿٩﴾
9.Summe innî a’lentu lehum ve esrartu lehum isrârâ(isrâran).
Daha sonra da muhakkak ki ben onlara alenî olarak ilân ettim ve onlara sır olarak (tek tek çağırarak) gizli gizli de bildirdim.
فَقُلْتُ اسْتَغْفِرُوا رَبَّكُمْ إِنَّهُ كَانَ غَفَّارًا ﴿١٠﴾
10.Fe kul tustagfırû rabbekum innehu kâne gaffârâ(gaffâran).
(Nuh A.S) ve dedim ki: “Artık Rabbinizden mağfiret dilediğinizi söyleyin. Muhakkak ki O; Gaffar’dır (mağfiret edendir).”
يُرْسِلِ السَّمَاء عَلَيْكُم مِّدْرَارًا ﴿١١﴾
11.Yursilis semâe aleykum midrârâ(midrâren).
Üzerinize bol yağmurlu olarak semayı göndersin.