أُوْلَئِكَ فِي جَنَّاتٍ مُّكْرَمُونَ ﴿٣٥﴾
35.Ulâike fî cennâtin mukramûn(mukramûne).
İşte onlar, cennetlerde ikram olunan kimselerdir.
فَمَالِ الَّذِينَ كَفَرُوا قِبَلَكَ مُهْطِعِينَ ﴿٣٦﴾
36.Fe mâ lillezîne keferû kıbeleke muhtıîn(muhtıîne).
İnkâr edenler, şimdi niçin senin tarafına doğru hızla koşar oldular?
عَنِ الْيَمِينِ وَعَنِ الشِّمَالِ عِزِينَ ﴿٣٧﴾
37.Anil yemîni ve aniş şimâli ızîn(ızîne).
Sağdan ve soldan dağınık gruplar halinde.