قَالُواْ أَجِئْتَنَا لِنَعْبُدَ اللّهَ وَحْدَهُ وَنَذَرَ مَا كَانَ يَعْبُدُ آبَاؤُنَا فَأْتِنَا بِمَا تَعِدُنَا إِن كُنتَ مِنَ الصَّادِقِينَ ﴿٧٠﴾
70.Kâlû e ci’tenâ li na’budallâhe vahdehu ve nezere mâ kâne ya’budu âbâunâ, fe’tinâ bi mâ teidunâ in kunte mines sâdıkîn(sâdıkîne).
Dediler ki: “Tek bir Allah’a kul olmamız için ve babalarımızın ibadet ettiği şeyleri terketmemiz için mi bize geldin? Eğer sen sadıklardan isen bize vaadettiğin şeyi (azabı) artık bize getir.”
قَالَ قَدْ وَقَعَ عَلَيْكُم مِّن رَّبِّكُمْ رِجْسٌ وَغَضَبٌ أَتُجَادِلُونَنِي فِي أَسْمَاء سَمَّيْتُمُوهَا أَنتُمْ وَآبَآؤكُم مَّا نَزَّلَ اللّهُ بِهَا مِن سُلْطَانٍ فَانتَظِرُواْ إِنِّي مَعَكُم مِّنَ الْمُنتَظِرِينَ ﴿٧١﴾
71.Kâle kad vakaa aleykum min rabbikum ricsun ve gadabun, e tucâdilûnenî fî esmâin semmeytumûhâ entum ve âbâukum, mâ nezzelallâhu bihâ min sultânin, fentezırû innî meakum minel muntezırîn(muntezırîne).
(Hud A.S) şöyle dedi: “Üzerinize Rabbinizden azap ve öfke vaki olmuştur (gelmiştir). Sizin ve babalarınızın onu isimlendirdiğiniz isimler hakkında mı benimle mücâdele ediyorsunuz? Allah ona bir delil indirmedi. Artık bekleyin! Muhakkak ki; ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim.”
فَأَنجَيْنَاهُ وَالَّذِينَ مَعَهُ بِرَحْمَةٍ مِّنَّا وَقَطَعْنَا دَابِرَ الَّذِينَ كَذَّبُواْ بِآيَاتِنَا وَمَا كَانُواْ مُؤْمِنِينَ ﴿٧٢﴾
72.Fe enceynâhu vellezîne meahu bi rahmetin minnâ ve kata'nâ dâbirallezîne kezzebû bi âyâtinâ ve mâ kânû mu'minîn(mu'minîne).
Bundan sonra (o vak’adan sonra) onu ve onunla beraber olanları katımızdan bir rahmet ile kurtardık. Ve âyetlerimizi yalanlayan ve mü’min olmayan kimselerin kökünü kestik (neslini bitirdik).