قَالُواْ آمَنَّا بِرِبِّ الْعَالَمِينَ ﴿١٢١﴾
121.Kâlû âmennâ bi rabbil âlemîn(âlemîne).
“Âlemlerin Rabbine biz îmân ettik.” dediler.
رَبِّ مُوسَى وَهَارُونَ ﴿١٢٢﴾
122.Rabbi mûsâ ve hârûn(hârûne).
Musa (A.S)’ın ve Harun (A.S)’ın Rabbine.
قَالَ فِرْعَوْنُ آمَنتُم بِهِ قَبْلَ أَن آذَنَ لَكُمْ إِنَّ هَذَا لَمَكْرٌ مَّكَرْتُمُوهُ فِي الْمَدِينَةِ لِتُخْرِجُواْ مِنْهَا أَهْلَهَا فَسَوْفَ تَعْلَمُونَ ﴿١٢٣﴾
123.Kâle fir’avnu âmentum bihî kable en âzene lekum, inne hâzâ le mekrun mekertumûhu fîl medîneti li tuhricû minhâ ehlehâ, fe sevfe ta’lemûn(ta’lemûne).
Firavun şöyle dedi: “Benim size izin vermemden önce ona îmân (mı) ettiniz? Muhakkak ki bu, şehirde onun halkını oradan çıkarmanız için kurduğunuz bir hiledir (tuzaktır). Artık yakında bileceksiniz (öğreneceksiniz).”