لَأَخَذْنَا مِنْهُ بِالْيَمِينِ ﴿٤٥﴾
45.Le ehaznâ minhu bil yemîn(yemîni).
Elbette onu sağından tutup alırdık (yakalardık).
ثُمَّ لَقَطَعْنَا مِنْهُ الْوَتِينَ ﴿٤٦﴾
46.Summe le kata’nâ minhul vetîn(vetîne).
Sonra mutlaka onun can damarını keserdik.
فَمَا مِنكُم مِّنْ أَحَدٍ عَنْهُ حَاجِزِينَ ﴿٤٧﴾
47.Fe mâ minkum min ehadin anhu hâcizîn(hâcizîne).
Ayrıca sizden hiçbiriniz ondan men edici olamaz (buna mani olamaz).