وَلَا يَحُضُّ عَلَى طَعَامِ الْمِسْكِينِ ﴿٣٤﴾
34.Ve lâ yahuddu alâ taâmil miskîn(miskîni).
Ve yoksullara yemek vermeye teşvik etmiyordu.
فَلَيْسَ لَهُ الْيَوْمَ هَاهُنَا حَمِيمٌ ﴿٣٥﴾
35.Fe leyse lehul yevme hâhunâ hamîm(hamîmun).
Artık o gün, onun burada yakın bir dostu yoktur.
وَلَا طَعَامٌ إِلَّا مِنْ غِسْلِينٍ ﴿٣٦﴾
36.Ve lâ taâmun illâ min gıslîn(gıslînin).
Ve kanlı irinden başka bir yemek yoktur.