فَأَمَّا مَنْ أُوتِيَ كِتَابَهُ بِيَمِينِهِ فَيَقُولُ هَاؤُمُ اقْرَؤُوا كِتَابِيهْ ﴿١٩﴾
19.Fe emmâ men ûtiye kitâbehu bi yemînihî fe yekûlu hâumukraû kitâbiyeh.
O zaman kitabı (hayat filmi) sağından verilen kimse ise o zaman: “Alınız, kitabımı okuyun.” der.
إِنِّي ظَنَنتُ أَنِّي مُلَاقٍ حِسَابِيهْ ﴿٢٠﴾
20.İnnî zanentu ennî mulâkın hısâbiyeh.
Muhakkak ki ben, hesabıma mülâki olacağımı (hesabımla karşılaşacağımı) biliyordum.
فَهُوَ فِي عِيشَةٍ رَّاضِيَةٍ ﴿٢١﴾
21.Fe huve fî îşetin râdıyetin.
İşte o razı olduğu bir yaşayış içindedir.