فَإِذَا نُفِخَ فِي الصُّورِ نَفْخَةٌ وَاحِدَةٌ ﴿١٣﴾
13.Fe izâ nufiha fîs sûri nefhatun vâhıdetun,
Artık sur’a tek bir üfleyişle üflendiği zaman.
وَحُمِلَتِ الْأَرْضُ وَالْجِبَالُ فَدُكَّتَا دَكَّةً وَاحِدَةً ﴿١٤﴾
14.Ve humiletil ardu vel cibâlu fe dukketâ dekketen vâhıdeten,
Ve yeryüzü (arz) ve dağlar yerlerinden kaldırılıp, tek bir çarpışla parçalandığı zaman.
فَيَوْمَئِذٍ وَقَعَتِ الْوَاقِعَةُ ﴿١٥﴾
15.Fe yevme izin vakaatil vâkıatu.
İşte izin günü, o vakıa (büyük olay) vuku bulmuştur.