لِنَجْعَلَهَا لَكُمْ تَذْكِرَةً وَتَعِيَهَا أُذُنٌ وَاعِيَةٌ ﴿١٢﴾
12.Li nec’alehâ lekum tezkiraten ve teıyehâ uzunun vâıyetun.
Onu sizin için bir ibret kılalım ve işiten kulaklar onu bellesin diye.
فَإِذَا نُفِخَ فِي الصُّورِ نَفْخَةٌ وَاحِدَةٌ ﴿١٣﴾
13.Fe izâ nufiha fîs sûri nefhatun vâhıdetun,
Artık sur’a tek bir üfleyişle üflendiği zaman.
وَحُمِلَتِ الْأَرْضُ وَالْجِبَالُ فَدُكَّتَا دَكَّةً وَاحِدَةً ﴿١٤﴾
14.Ve humiletil ardu vel cibâlu fe dukketâ dekketen vâhıdeten,
Ve yeryüzü (arz) ve dağlar yerlerinden kaldırılıp, tek bir çarpışla parçalandığı zaman.