فَسَتُبْصِرُ وَيُبْصِرُونَ ﴿٥﴾
5.Fe se tubsıru ve yubsırûn(yubsırûne).
Artık yakında sen göreceksin ve onlar da görecekler.
بِأَييِّكُمُ الْمَفْتُونُ ﴿٦﴾
6.Bi eyyikumul meftûn(meftûnu).
Sizin hanginiz meftun (şaşkın)?
إِنَّ رَبَّكَ هُوَ أَعْلَمُ بِمَن ضَلَّ عَن سَبِيلِهِ وَهُوَ أَعْلَمُ بِالْمُهْتَدِينَ ﴿٧﴾
7.İnne rabbeke huve a’lemu bi men dalle an sebîlihî ve huve a’lemu bil muhtedîn(muhtedîne).
Muhakkak ki senin Rabbin; O, kim Kendi yolundan saptı, çok iyi bilir ve O hidayete ermiş olanları da çok iyi bilir.