أَنِ اغْدُوا عَلَى حَرْثِكُمْ إِن كُنتُمْ صَارِمِينَ ﴿٢٢﴾
22.Enıg’dû alâ harsikum in kuntum sârımîn(sârımîne).
Eğer devşirecekseniz, tarlanıza sabah erken gidin!
فَانطَلَقُوا وَهُمْ يَتَخَافَتُونَ ﴿٢٣﴾
23.Fentalekû ve hum yetehâfetûn(yetehâfetûne).
Bundan sonra aralarında gizlice konuşarak (evden) ayrıldılar.
أَن لَّا يَدْخُلَنَّهَا الْيَوْمَ عَلَيْكُم مِّسْكِينٌ ﴿٢٤﴾
24.En lâ yedhulennehâl yevme aleykum miskîn(miskînun).
Sakın bugün oraya (bostana) sizin yanınıza bir yoksul girmesin.