أَن كَانَ ذَا مَالٍ وَبَنِينَ ﴿١٤﴾
14.En kâne zâ mâlin ve benîn(benîne).
Mallara ve oğullara sahip olmaları (sebebiyle onlara itaat etme).
إِذَا تُتْلَى عَلَيْهِ آيَاتُنَا قَالَ أَسَاطِيرُ الْأَوَّلِينَ ﴿١٥﴾
15.İzâ tutlâ aleyhi âyâtunâ kâle esâtîrul evvelîn(evvelîne).
Ona âyetlerimiz okunduğu zaman: “(Bunlar) evvelkilerin masalları.” dedi.
سَنَسِمُهُ عَلَى الْخُرْطُومِ ﴿١٦﴾
16.Se nesimuhu alâl hurtûm(hurtûmi).
Biz yakında onun burnu üzerine damga basacağız.