ثُمَّ إِنَّكُمْ أَيُّهَا الضَّالُّونَ الْمُكَذِّبُونَ ﴿٥١﴾
51.Summe innekum eyyuhâd dâllûnel mukezzibûn(mukezzibûne).
Sonra siz, ey gerçekten dalâlette olan yalanlayıcılar!
لَآكِلُونَ مِن شَجَرٍ مِّن زَقُّومٍ ﴿٥٢﴾
52.Le âkilûne min şecerin min zakkumin.
Siz mutlaka zakkum ağacından yiyecek olanlarsınız.
فَمَالِؤُونَ مِنْهَا الْبُطُونَ ﴿٥٣﴾
53.Fe mâliûne minhâl butûn(butûne).
Böylece karınlarını onunla dolduracak olanlarsınız.