فَأَوْحَى إِلَى عَبْدِهِ مَا أَوْحَى ﴿١٠﴾
10.Fe evhâ ilâ abdihî mâ evhâ.
Böylece O’nun kuluna vahyedeceği şeyi vahyetti.
مَا كَذَبَ الْفُؤَادُ مَا رَأَى ﴿١١﴾
11.Mâ kezebel fuâdu mâ raâ.
Kalbindeki fuad (gönül gözü görmesi), gördüğü (ruhun gözlerinin gördüğü) şeyi tekzip etmedi.
أَفَتُمَارُونَهُ عَلَى مَا يَرَى ﴿١٢﴾
12.E fe tumârûnehu alâ mâ yerâ.
Yoksa siz, onunla gördüğü şey hakkında mı tartışıyorsunuz?