أَمْ يُرِيدُونَ كَيْدًا فَالَّذِينَ كَفَرُوا هُمُ الْمَكِيدُونَ ﴿٤٢﴾
42.Em yurîdûne keydâ(keyden), fellezîne keferû humul mekîdûn(mekîdûne).
Yoksa bir tuzak mı kurmak istiyorlar? Lâkin tuzağa düşecek olanlar o kâfirlerdir.
أَمْ لَهُمْ إِلَهٌ غَيْرُ اللَّهِ سُبْحَانَ اللَّهِ عَمَّا يُشْرِكُونَ ﴿٤٣﴾
43.Em lehum ilâhun gayrullâh(gayrullâhi), subhânallâhi ammâ yuşrikûn(yuşrikûne).
Yoksa onların Allah’tan başka ilâhları mı var? Allah, onların şirk koştukları şeylerden münezzehtir.
وَإِن يَرَوْا كِسْفًا مِّنَ السَّمَاء سَاقِطًا يَقُولُوا سَحَابٌ مَّرْكُومٌ ﴿٤٤﴾
44.Ve in yerav kisfen mines semâi sâkıtan yekûlû sehâbun merkûm(merkûmun).
Ve eğer gökten bir parça düştüğünü görseler: “Üst üste yığılmış bulutlardır.” derler.