فَلْيَأْتُوا بِحَدِيثٍ مِّثْلِهِ إِن كَانُوا صَادِقِينَ ﴿٣٤﴾
34.Felye’tû bi hadîsin mislihî in kânû sâdikîn(sâdikîne).
Öyleyse onun gibi bir söz (Kur’ân âyeti) getirsinler, eğer (sözlerinde) sadıksalar.
أَمْ خُلِقُوا مِنْ غَيْرِ شَيْءٍ أَمْ هُمُ الْخَالِقُونَ ﴿٣٥﴾
35.Em hulikû min gayri şey'in em humul hâlikûn(hâlikûne).
Yoksa onlar bir şey (bir yaratan) olmaksızın mı yaratıldılar? Veya yaratıcılar onlar mı?
أَمْ خَلَقُوا السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ بَل لَّا يُوقِنُونَ ﴿٣٦﴾
36.Em halakûs semâvâti vel ard(arda), bel lâ yûkınûn(yûkınûne).
Yoksa gökleri ve arzı onlar mı yarattı? Hayır, onlar Allah’a yakîn hasıl edemezler.