أَمْ يَقُولُونَ تَقَوَّلَهُ بَل لَّا يُؤْمِنُونَ ﴿٣٣﴾
33.Em yekûlûne tekavvelehu, bel lâ yu’minûn(yu’minûne).
Yahut: “Onu kendisi uydurup söyledi.” mi diyorlar? Hayır, onlar îmân etmezler.
فَلْيَأْتُوا بِحَدِيثٍ مِّثْلِهِ إِن كَانُوا صَادِقِينَ ﴿٣٤﴾
34.Felye’tû bi hadîsin mislihî in kânû sâdikîn(sâdikîne).
Öyleyse onun gibi bir söz (Kur’ân âyeti) getirsinler, eğer (sözlerinde) sadıksalar.
أَمْ خُلِقُوا مِنْ غَيْرِ شَيْءٍ أَمْ هُمُ الْخَالِقُونَ ﴿٣٥﴾
35.Em hulikû min gayri şey'in em humul hâlikûn(hâlikûne).
Yoksa onlar bir şey (bir yaratan) olmaksızın mı yaratıldılar? Veya yaratıcılar onlar mı?