يَتَنَازَعُونَ فِيهَا كَأْسًا لَّا لَغْوٌ فِيهَا وَلَا تَأْثِيمٌ ﴿٢٣﴾
23.Yetenâzeûne fîhâ ke’sen lâ lagvun fîhâ ve lâ te’sîmun.
Orada kadeh kaldırırlar, orada (içtikleri şarap ile) ne boş söz söylerler ne de günaha girerler.
وَيَطُوفُ عَلَيْهِمْ غِلْمَانٌ لَّهُمْ كَأَنَّهُمْ لُؤْلُؤٌ مَّكْنُونٌ ﴿٢٤﴾
24.Ve yetûfu aleyhim gılmânun lehum ke ennehum lu’luun meknûnun.
Ve kendileri için hizmet eden (genç delikanlılar), onların etraflarında dolaşırlar. Onlar sanki sedefinde saklanmış inci gibidirler.
وَأَقْبَلَ بَعْضُهُمْ عَلَى بَعْضٍ يَتَسَاءلُونَ ﴿٢٥﴾
25.Ve akbele ba’duhum alâ ba’dın yetesâelûn(yetesâelûne).
Ve karşılıklı birbirlerine sorarlar.