كَذَلِكَ مَا أَتَى الَّذِينَ مِن قَبْلِهِم مِّن رَّسُولٍ إِلَّا قَالُوا سَاحِرٌ أَوْ مَجْنُونٌ ﴿٥٢﴾
52.Kezâlike mâ etâllezîne min kablihim min resûlin illâ kâlû sâhırun ev mecnûn(mecnûnun).
İşte böyle, onlardan öncekiler de, (kendilerine) gelen resûle “sihirbazdır veya mecnundur”dan başka bir şey demediler.
أَتَوَاصَوْا بِهِ بَلْ هُمْ قَوْمٌ طَاغُونَ ﴿٥٣﴾
53.E tevâsav bihî, bel hum kavmun tâgûn(tâgûne).
Onu (resûle “sihirbaz veya mecnun” demeyi, sonrakilere) vasiyet mi ettiler? Hayır, onlar azgın bir kavimdir.
فَتَوَلَّ عَنْهُمْ فَمَا أَنتَ بِمَلُومٍ ﴿٥٤﴾
54.Fe tevelle anhum fe mâ ente bi melûm(melûme).
O halde onlardan yüz çevir, artık sen kınanacak değilsin.