وَجَاءتْ كُلُّ نَفْسٍ مَّعَهَا سَائِقٌ وَشَهِيدٌ ﴿٢١﴾
21.Ve câet kullu nefsin meahâ sâikun ve şehîdun.
Ve bütün nefsler beraberinde bir saik (hayat filmini çeken) ve bir şahit ile gelir.
لَقَدْ كُنتَ فِي غَفْلَةٍ مِّنْ هَذَا فَكَشَفْنَا عَنكَ غِطَاءكَ فَبَصَرُكَ الْيَوْمَ حَدِيدٌ ﴿٢٢﴾
22.Lekad kunte fî gafletin min hâzâ fe keşefnâ anke gıtâeke fe besarukel yevme hadîdun.
(Allahû Teâla buyurur): “Andolsun ki sen bundan gaflet içindeydin. İşte senden perdeni kaldırdık. Artık bugün senin görüşün keskindir.”
وَقَالَ قَرِينُهُ هَذَا مَا لَدَيَّ عَتِيدٌ ﴿٢٣﴾
23.Ve kâle karînuhu hâzâ mâ ledeyye atîd(atîdun).
Ve onun yakınında olan (melek): “İşte bu (hayat filmi), benim yanımda hazır olan şeydir.” der.