إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي مَقَامٍ أَمِينٍ ﴿٥١﴾
51.İnnel muttakîne fî makâmin emîn(emînin).
Muhakkak ki takva sahipleri, mutlaka emin makamlardadır.
فِي جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ ﴿٥٢﴾
52.Fî cennâtin ve uyûn(uyûnin).
Cennetlerde ve pınarlarda.
يَلْبَسُونَ مِن سُندُسٍ وَإِسْتَبْرَقٍ مُّتَقَابِلِينَ ﴿٥٣﴾
53.Yelbesûne min sundusin ve istebrakın mutekâbilîn(mutekâbilîne).
Karşılıklı ipekten ve atlastan giysiler giyerler.