يَوْمَ لَا يُغْنِي مَوْلًى عَن مَّوْلًى شَيْئًا وَلَا هُمْ يُنصَرُونَ ﴿٤١﴾
41.Yevme lâ yugnî mevlen an mevlen şey’en ve lâ hum yunsarûn(yunsarûne).
O gün, dosttan dosta (hiç)bir şey fayda vermez. Ve onlara yardım olunmaz.
إِلَّا مَن رَّحِمَ اللَّهُ إِنَّهُ هُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ ﴿٤٢﴾
42.İllâ men rahimallâhu, innehu huvel azîzur rahîm(rahîmu).
Ancak Allah’ın rahmet (Rahîm esmasıyla tecelli) ettiği kimse hariç. Muhakkak ki O, Azîz’dir, Rahîm’dir.
إِنَّ شَجَرَةَ الزَّقُّومِ ﴿٤٣﴾
43.İnne şeceratez zakkûm(zakkûmi).
Muhakkak ki zakkum ağacı.