وَزُرُوعٍ وَمَقَامٍ كَرِيمٍ ﴿٢٦﴾
26.Ve zurûin ve makâmin kerîm(kerîmin).
Ve ekinler ve kerim mekânlar (güzel köşkler).
وَنَعْمَةٍ كَانُوا فِيهَا فَاكِهِينَ ﴿٢٧﴾
27.Ve na’metin kânû fîhâ fâkihîn(fâkihîne).
Ve orada zevk içinde yaşadıkları ni’metler (terkettiler).
كَذَلِكَ وَأَوْرَثْنَاهَا قَوْمًا آخَرِينَ ﴿٢٨﴾
28.Kezâlike ve evrasnâhâ kavmen âharîn(âharîne).
İşte, böyle. Ve sonraki kavmi onlara varis kıldık.