وَتِلْكَ الْجَنَّةُ الَّتِي أُورِثْتُمُوهَا بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ ﴿٧٢﴾
72.Ve tilkel cennetulletî ûristumûhâ bi mâ kuntum ta’melûn(ta’melûne).
İşte bu, amellerinizden dolayı varis kılındığınız cennet.
لَكُمْ فِيهَا فَاكِهَةٌ كَثِيرَةٌ مِنْهَا تَأْكُلُونَ ﴿٧٣﴾
73.Lekum fîhâ fâkihetun kesîratun minhâ te’kulûn(te’kulûne).
Sizin için orada, yiyeceğiniz pekçok meyve vardır.
إِنَّ الْمُجْرِمِينَ فِي عَذَابِ جَهَنَّمَ خَالِدُونَ ﴿٧٤﴾
74.İnnel mucrimîne fî azâbi cehenneme hâlidûn(hâlidûne).
Muhakkak ki mücrimler (suçlular), cehennem azabı içinde ebediyyen kalacak olanlardır.