إِنَّكَ مَيِّتٌ وَإِنَّهُم مَّيِّتُونَ ﴿٣٠﴾
30.İnneke meyyitun ve innehum meyyitûn(meyyitûne).
Muhakkak ki sen de meyyitsin (ölümlüsün). Ve muhakkak ki onlar da meyyit (ölümlüler).
ثُمَّ إِنَّكُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ عِندَ رَبِّكُمْ تَخْتَصِمُونَ ﴿٣١﴾
31.Summe innekum yevmel kıyâmeti inde rabbikum tahtasımûn(tahtasımûne).
Sonra muhakkak ki siz, kıyâmet günü Rabbinizin huzurunda davalı ve davacı olacaksınız.
فَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّن كَذَبَ عَلَى اللَّهِ وَكَذَّبَ بِالصِّدْقِ إِذْ جَاءهُ أَلَيْسَ فِي جَهَنَّمَ مَثْوًى لِّلْكَافِرِينَ ﴿٣٢﴾
32.Fe men azlemu mimmen kezzebe alâllâhi ve kezzebe bis sıdkı iz câehu, e leyse fî cehenneme mesven lil kâfirîn(kâfirîne).
Öyleyse Allah üzerine (hakkında) yalan söyleyenden ve hakikat ona geldiği zaman onu (Allah’a ulaşmayı) yalanlayandan daha zalim kim vardır? Kâfirlerin yeri cehennemde değil mi?