هَذَا عَطَاؤُنَا فَامْنُنْ أَوْ أَمْسِكْ بِغَيْرِ حِسَابٍ ﴿٣٩﴾
39.Hâzâ atâunâ femnun ev emsik bi gayri hisâb(hisâbin).
Bunlar bizim atâmızdır (ihsanımızdır, verdiklerimizdir). Artık dilediğine hesapsız ver veya verme.
وَإِنَّ لَهُ عِندَنَا لَزُلْفَى وَحُسْنَ مَآبٍ ﴿٤٠﴾
40.Ve inne lehu indenâ le zulfâ ve husne meâb(meâbin).
Ve muhakkak ki onun, katımızda mutlaka yüksek bir makamı ve güzel bir meabı (sığınağı) vardır.
وَاذْكُرْ عَبْدَنَا أَيُّوبَ إِذْ نَادَى رَبَّهُ أَنِّي مَسَّنِيَ الشَّيْطَانُ بِنُصْبٍ وَعَذَابٍ ﴿٤١﴾
41.Vezkur abdenâ eyyûb(eyyûbe), iz nâdâ rabbehû ennî messeniyeş şeytânu bi nusbin ve azâb(azâbin).
Ve kulumuz Eyüp (A.S)’ı zikret (hatırla). Rabbine şöyle seslenmişti: "Muhakkak ki şeytan, bana dert ve azap dokundurdu."