وَقَالُوا رَبَّنَا عَجِّل لَّنَا قِطَّنَا قَبْلَ يَوْمِ الْحِسَابِ ﴿١٦﴾
16.Ve kâlû rabbenâ accil lenâ kıttanâ kable yevmil hisâb(hisâbi).
Ve: "Rabbimiz, hesap gününden önce bizim payımızı, bize acele ver." dediler.
اصْبِرْ عَلَى مَا يَقُولُونَ وَاذْكُرْ عَبْدَنَا دَاوُودَ ذَا الْأَيْدِ إِنَّهُ أَوَّابٌ ﴿١٧﴾
17.Isbır alâ mâ yekûlûne vezkur abdenâ dâvûde zel eydi, innehû evvâb(evvâbun).
Onların söylediklerine sabret, güç kuvvet sahibi kulumuz Dâvud (a.s)’ı zikret (hatırla). Muhakkak ki o, evvab idi (Allah’a ulaşmıştı).
إِنَّا سَخَّرْنَا الْجِبَالَ مَعَهُ يُسَبِّحْنَ بِالْعَشِيِّ وَالْإِشْرَاقِ ﴿١٨﴾
18.İnnâ sahharnâl cibâle meahu yusebbıhne bil aşiyyi vel işrâk(işrâkı).
Muhakkak ki Biz, dağları ona musahhar (emrine amade) kıldık. İşrak vakti ve akşam vakti onunla beraber tesbih ederlerdi.