فَرَاغَ إِلَى آلِهَتِهِمْ فَقَالَ أَلَا تَأْكُلُونَ ﴿٩١﴾
91.Ferâga ilâ âlihetihim fe kâle e lâ te’kulûn(te’kulûne).
Onların ilâhları ile ilgilendi ve: "Yani (siz yemek) yemiyor musunuz?" dedi.
مَا لَكُمْ لَا تَنطِقُونَ ﴿٩٢﴾
92.Mâ lekum lâ tentıkûn(tentıkûne).
Yoksa siz konuşmuyor musunuz?
فَرَاغَ عَلَيْهِمْ ضَرْبًا بِالْيَمِينِ ﴿٩٣﴾
93.Ferâga aleyhim darben bil yemîn(yemîni).
Sağ eliyle vurarak onları devirdi (kırdı).