قَالُوا إِنَّكُمْ كُنتُمْ تَأْتُونَنَا عَنِ الْيَمِينِ ﴿٢٨﴾
28.Kâlû innekum kuntum te’tûnenâ anil yemîn(yemîni).
"Gerçekten siz bize, sağ taraftan (Allah taraftarıymış gibi) geliyordunuz." dediler (derler).
قَالُوا بَل لَّمْ تَكُونُوا مُؤْمِنِينَ ﴿٢٩﴾
29.Kâlû bel lem tekûnû mu’minîn( mu’minîne).
"Hayır, siz mü’min olmamıştınız (Allah’a ulaşmayı dilememiştiniz)." dediler (derler).
وَمَا كَانَ لَنَا عَلَيْكُم مِّن سُلْطَانٍ بَلْ كُنتُمْ قَوْمًا طَاغِينَ ﴿٣٠﴾
30.Ve mâ kâne lenâ aleykum min sultânin, bel kuntum kavmen tâgîn(tâgîne).
Ve bizim, sizin üzerinizde bir sultanlığımız, hükümranlığımız olmadı (yoktu). Hayır siz azgın bir kavim olmuştunuz.